Sağlıklı Beslenme Konusunda Takıntılı mıyız? 

30 okunma Ekim 2020

Son yıllarda sağlıklı beslenmeyi takıntı haline getirenlerin sayısı artmaya başladı maalesef. Bu kişiler besinleri hormonlu, kolesterollü, ilaç kalıntılı, şişmanlatıcı, kanser yapıcı şeklinde değerlendirip yememeye çalışırken, bazı besinleri ise sağlıklı ve uzun yaşatır düşüncesiyle aşırı tüketme eğilimine giriyorlar.  

Bu sadece bizim ülkemizde değil tüm dünyada sorun olmaya başladı. İngiltere Diyetisyenler Birliğinin oluşturduğu uzmanlar grubu, belirli besin guruplarını yemekten vazgeçen, yediği besinleri saf ve güvenirliğinden aşırı korku duyan insanların sağlıklı beslenme takıntısı olduğunu üzücü bir tabloyla bildirdi. Aman kanser yapar, aman bu kolesterolü yükseltir, aman bu şişmanlatır, bu hormonlu, dengemi bozar şeklinde takıntıya sahip kişiler de maalesef, daha çok okuyan, madyada bu konularda bilgi veren insanları dinleyenler, orta yaş üstü gurupta olanlardır. Yedikleri her şey hakkında gereğinden çok düşünen ve bu nedenle de bazı önemli besinleri hiç tüketmeyen kişilerdeki bu durum tıp dilinde ortoreksi növoza hastalığı olarak tanımlanıyor. İnsanların kendilerine koydukları bu tür katı kurallar ve aşırı tedirginlik dengesiz beslenmeye neden oluyor ve sosyal ilişkileri zayıflatıyor. İngiliz uzmanlar son yıllarda bu hastalığa yakalananların sayısının arttığını ve birçoklarının bu tür davranmanın ortoreksi növoza hastalığı olabileceğinin farkına varmadıklarını bildiriyor.  

Belli bir zayıflama yada tedavi protokolüne bağlı olmayan ve kilosunu korumaya çalışan kişilerin yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme kuralları arasında yasak sözcüğünü çok kullanmamaya çalışıyoruz. Genellikle bazı besinler ve içecekler için, sınırlı tüketilmeli, sık tüketilmemeli ya da arasıra tüketilmeli gibi ifadeler kullanıyoruz. Yediğimiz besinler ve içecekler her öğünde ve hergün yada gün aşırı tüketilenler ve ara sıra tüketilenler olarak ayrılabiliyor. Her öğünde ekmek ya da  tahıldan yapılan bir ürün tüketilebilir. Tahıllardan yapılan ürünün aşırı saflaştırılmamış tam tahıldan yapılmasını öneriyoruz. Bu demek değildir ki; bir restoranta bir sosyal toplantıda beyaz ekmek yenmez. O da yenebilir fakat tam olanı her zaman ilk tercihimizdir. Genel olarak her öğünde ve öğün aralarında sebze yada meyve, her öğünde süt yoğurt peynir gibi ürünlerden, et, tavuk, balık, yumurta, kurubaklagil yemek yeterli, dengeli sağlıklı beslenme ilkelerindendir. Bu demek değildir ki herhangi bir durumda bu kurallara uymama insani hasta eder. Bu kurallara uymamak uzun sürerse, o zaman yetersiz ve dengesiz beslenme sorunları ortaya çıkar. En çok söylenen kırmızı et yemeyin, beyaz et yiyin önerisi oluyor örneğin. Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme kurallarında böyle bir öneri yoktur. Haftanın 2-3 günü beyaz et, 2 günü kırmızı et, 2-3 günü de kurubaklagil yiyin önerisi vardır. Yumurtanın sadece akını yiyin, yumurtayı haftada 1 gün yiyin önerisi yoktur. Et yemediğinizde ya da çok az yediğinizde hergün yumurta yiyebilirsiniz önerisi vardır. Bunların hiçbirini yemeyen insana hergün az da olsa kurubaklagillerden, ceviz, fındık, fıstık gibi besinlerden bulundurun önerisi vardır. Besinlerin yağda kızartılarak yenmesinin doğru olmadığı, daha çok kapalı tencere ve fırında pişirilmesi gerektiği önerilirken, bu şekilde hazırlanmış besinleri haftada bir ya da seyrek tüketmenin sakıncası olmadığı belirtilir. Mangalda et, hamburger, döner gibi ateşe çok yakın pişirilen etin, hergün değil, seyrek yemenin bir zararı olmaz. Şeker ve şekerli tatlıların yapabileceği olumsuz etkiler söylenirken, arada bir kadayıf ya da baklava yemenin de bir zararı olmaz.  

Besinlerimizde üretim, depolama ve taşınma sırasında kullanılan kimyasalların bıraktığı kalıntılar aslında sağlığı olumsuz etkiler. Ancak bunların çok düşük düzeylerde alımı insan tarafından tolere edilebilir. Bunların miktarı bazı besinlerde biraz çok, bazılarında yoktur. Sağlıklı beslenme kurallarından biri de beslenmede çeşitliliğe önem vermektir. Tek başına bir meyve ya da sebzeden çok tüketme yerine 2-3 çeşitten tüketim uygulamasıyla, birinde bulunan kimyasal, diğerinde bulunmadığından zararsızdır. Örneğin, havuç toprak altında yetiştiğinden kimyasal kalıntı düzeyi yüksektir. Günde 3-4 havuçtan havuç suyu yapılacağına bir küçük havuç, marul, roka gibi sebzelerden salata yapılması daha iyidir. Yine ilaç kalıntısı çok olan elmadan günde 4-5 tane yeneceğine, 1 elma, 1-2 portakal yenilebilir. Hormon daha çok örtü altı yetişen domates, biber, patlıcan, salatalık gibi sebzeler için kullanılır. Tarlada yazın yetişenlerde olmaz. Kışın günde bir domatesle kışlık sebze yenebilir. Yenenlerin türünden çok miktarı önemlidir. Az ve çeşitlilik temel ilkedir. 

Beslenmek aslında karın doyurmaktan çok daha fazla anlamlar taşıyan sihirli bir kelime. Evet ne yediğimizi ve yediğimizin vücudumuza ne etki edeceğini bilelim, vücudumuza çöplük muamelesi yapmayalım. Ama bunu gereksiz bir takıntı haline de getirmeyelim. Vücudumuzu çok iyi tanıyalım. Onun çalışma prensibini öğrenelim. Bu noktada biz beslenme ve diyet uzmanları bu sihri size zaten öğretiyoruz. Vücudunuzun kullanma kılavuzunu size hazırlayıp anlatıyoruz. Her birey bunu kendisine takıntı haline getirmeden kendisi için gerekli olan enerji ve besin ögesi gereksinimini öğrendikten sonra, seçimlerinde özgür davranabilir. Doğru besinlere yönelerek onları yeterli miktarlarda ve doğru oranlarda tüketebilir. Unutmayın zehiri zehir yapan dozudur. Yeterli ve dengeli beslenmek karakterimiz olsun.