Baba, düğün için bana bin dolar borç verebilir misin?
Babası ona baktı, şaşırdı ve sordu:
— Bin dolar mı? Peki, bu düğün kaça mal olacak?
— Otuz beş bin. Kredi çektik, birikimlerimizi kullandık ama hâlâ eksik. Her zaman bir gün yardıma ihtiyacım olursa sana gelebileceğimi söylerdin.
Baba bir an duraksadı, sonra dedi ki:
— Nişanlını da getir. Ofisimde bekliyor olacağım.
Kısa bir süre sonra nişanlılar geldi. Baba onları sıcak bir şekilde karşıladı, bir şeyler ikram etti ve sordu:
— Düğünün 35 bin dolara mal olacağını söyledin. Neden bu kadar yüksek bir bütçe?
Oğlu yanıtladı:
— Bu bizim büyük günümüz. Güzel bir parti istiyoruz, kalabalık olsun istiyoruz. Hep böyle hayal etmiştik.
Babası nişanlısına döndü ve sordu:
— Senin hayalin büyük bir parti miydi? Yoksa sağlam bir evlilik mi?
Nişanlı bir an düşündü, sonra cevapladı:
— Elbette iyi bir evlilik.
Baba yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya devam etti:
— Dinleyin, düğün yalnızca bir gecedir. Ama evlilik, bir ömür. Parti için borç almak akıllıca değil. Çünkü çoğu davetli birkaç yıl sonra hayatınızda bile olmayacak.
— Benim de harika bir düğünüm olmuştu. Herkes güzel yedi, dans etti. Ama o geceden sonra… Sadece annen ve ben kaldık. Ve borçlarımız.
— Kimse yardıma gelmedi. Kimse kiramızı ya da faturalarımızı ödemedi. İşler zorlaştığında bazıları arkamızdan konuşmaya başladı bile. Bu yüzden anlatıyorum. Çünkü borç, stres, para kavgalarıyla başlayan çok evlilik gördüm… Hepsi bir gecelik ihtişam uğruna.
Oğlu rahatsız olmuştu:
— Eğer bana yardım edemeyeceksen, anlarım. Ama bunun için uzun bir konuşma yapmana gerek yoktu…
Nişanlısı söze girdi:
— Hayır, bekle. Baban doğru söylüyor. Daha sade, daha samimi bir şey yapabiliriz. Ve gerçekten önemli olan şeylere odaklanabiliriz.
Baba gülümsedi:
— Benden acil bir durum ya da bir iş kurmak için değil, insanları etkilemek için para istiyorsun. Seni yargılamıyorum. Sadece uzun vadeli düşünmeni istiyorum.
Sonra çekmecesini açtı, bir çek çıkardı ve oğluna uzattı.
— İşte on bin dolar. Düğün için değil. Siz ikiniz için. Hayatınızı birlikte kurmak için: konut, seyahat, birikim… Gerçek değeri olan şeyler için.
Son olarak şunu ekledi:
— Bilge insan yoldaşını iyi seçer ve birlikte bir yuva kurar. Sadece fotoğraflarla dolu bir gece değil. Önemli olan evliliğin nasıl başladığı değil… Her gün nasıl inşa edildiğidir.
İkisi de sessizliğe büründü.
Ama bu kez sessizlik, şüpheyle değil…
Şükranla doluydu.
Işığını görmeye dayanamıyorum
Yılanın biri bir ateş böceğinin peşine düşmüştü. Onu tam yemek üzereyken ateş böceği, “Sana bir şey sorabilir miyim?” dedi. Yılan, “Aslında kurbanlarımın sorularını cevaplamam ama bir istisna yapıp sana izin vereceğim” diye yanıtladı.
Ateş böceği sordu: “Sana bir şey mi yaptım?” “Hayır, ” dedi yılan. Senin besin zincirine mi dahilim?” diye sordu ateş böceği. “Hayır,” diye yanıtladı yine yılan. “O halde niçin beni yemek istiyorsun?” diye sordu böcek.
“Işığını görmeye dayanamıyorum da ondan” dedi yılan.
Bazen kimseye zararınız olmasa ve hatta her türlü iyiliği yapsanız dahi, birilerinden darbe yersiniz. Çünkü sizdeki ışık onlarda yoktur ve ışığınızdan rahatsız olup sizi kıskanırlar.
Haddini Bilmek
Mevlana’ya sormuşlar: “O kadar okur, o kadar yazarsın. Peki, ne bilirsin?”
O da şu cevabı vermiş: “Haddimi bilirim.”
Bu yanıt, sadece bir bilgelik örneği değil; aynı zamanda her profesyonelin taşıması gereken en kıymetli erdemlerden biridir.
*Bilmek, öğrenmek, uzmanlaşmak önemlidir.
Ama haddini bilmek; insanı, bilgeliğe ve saygıya ulaştıran bir farkındalık halidir.
*Bir yönetici haddini bilirse otoriteyi değil adaleti kullanır.
*Bir çalışan haddini bilirse gelişimin kapılarını aralar.
*Bir lider haddini bilirse hem yürür hem yol gösterir.
Bugünün iş dünyasında “haddini bilmek” zayıflık değil güçtür.
Kibirden uzak durmak, öğrenmeye açık olmak ve birlikte büyüyebilmek için bir davettir.
Burnuyla Kahraman Olan Fare
Görünüşü sıradan, sevimli bir kemirgen gibi. Ama o minicik burun, şimdiye dek binlerce hayat kurtardı. Afrika Dev Keseli Sıçanı, Tanzanya merkezli APOPO tarafından eğitilen özel bir tür. Görevi; mayın tespiti, hastalık teşhisi ve doğa koruma.
Mayın Avcısı: Hafif yapıları sayesinde mayınların üzerinde dolaşabiliyor, toprağa gömülü patlayıcıları dakikalar içinde buluyor. Bu sayede sivillerin güvenliği sağlanıyor.
Tüberküloz Dedektifi: Hastanelerde balgam örneklerinden tüberküloz bakterilerini yüksek doğrulukla tespit ediyor. Hızlı ve ekonomik olan bu yöntem, erken teşhis imkânı sunuyor.
Doğa Savunucusu: Limanlarda görev alıyor, kargolardaki kaçak yaban hayvanı ürünlerini koklayarak tespit ediyor. Nesli tükenmekte olan hayvanları korumak için burnuyla savaşıyor.
Minik bir burun, büyük bir kahramanlık hikâyesi…
GÜLELİM
Balıkla Konuşan Temel
Temel denize oltayı atar, bekler, bekler ama bir türlü balık tutamaz.
Yanında duran biri dayanamaz sorar:
— Ula Temel, saatlerdir oturdun, hiç balık tutamadın!
Temel gayet sakin cevap verir:
— Ula ben balık tutmayrum ki… Dertleşiyrum!
BU AYIN SÖZÜ
Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve insan kadar alçalamaz.-Victor Hugo
BUNLARI BİLİYOR MUSUN?
*Zürafaların sesi yoktur; boğazlarında ses telleri yoktur.
*Dünya'nın en sessiz yeri bir ses yalıtım odasıdır; orada kendi kalp atışını bile duyarsın.
*Dünyada her yıl 8 milyon ton plastik okyanuslara karışıyor.
*Bal arıları, dans ederek birbirlerine çiçeklerin yerini tarif eder.
*Karanlık korkusu, insanda doğuştan yoktur; bu korku sonradan öğrenilir.
*Kalp krizi riski, pazartesi günleri diğer günlere göre daha yüksektir.