SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK!

30 okunma Kasım 2020

Her hafta üniversitede öğrencilerimize kendi alanlarında etkin olabilmeleri için neler öğretebiliriz diye çırpınıyoruz. İlk okuldan itibaren öğrencilere hayatta başarılı olmak için eğitim veriyoruz. Başarı toplumumuzda KAPİTAL kazanımıyla eşdeğer tutuluyor. Ne kadar kazanırsan, o kadar başarılısın!

Eğitim sistemimizde, öğrencilerimize bu yüzden, hep daha fazla para kazanmanın yollarını öğretiriz. Proses optimizasyonları bunun içindir. Şirketlerin kâr marjlarını nasıl yükseltmeleri gerektiğini öğretiriz. 6 Sigma, Yalın Düşünce, ERP ve daha birçok yöntemin amacı hep aynıdır. Ekonomistler, muhasebeciler, kıtlığın yönetimi konusunda uzman iktisatçılar, politikacılar, siyasetçiler, şirket yöneticileri, şirket sahipleri vs. herkesin hedefi aynı: 

“Minimum enerji ile, optimum kazanç sağlamak”

Bu hedefe insanoğlunun bitmez tükenmez kazanma hırsı eklenince, “daha kısa yollardan kazancı nasıl maksimize ederiz” düşüncelerine kapılıp, farklı yollara başvurur. Bu yollar kısa vadede ki kazançları olsa da, acaba orta ve uzun vadede sürdürülebilir mi? 

 

Kazanç nedir?

Son yüz yılda, dünyada yaşayan vahşi hayvanlarının %70’inin soyu tükendi ya da tükenmek üzere. Ortalama insan ömrünü 70-80 yıl arasında varsayarsak, bir jenerasyon dan biraz daha uzun bir sürede neredeyse bütün vahşi hayvan popülasyonlarını kaybedeceğiz. Bu son aylarda özellikle bölgemizde oluşan yangınların %90’nından fazlası insansal kaynaklı sebeplerden dolayı ortaya çıkmıştır. Binlerce dekarlık yeşil alanlar yanmış, bunların içinde milyonlarca can son bulmuştur. İnsan oğlunun doğaya en büyük müdahalelerinden sadece birisine örnek verdim. Şimdi tekrar kazanç, kâr ve kapital kazancına dönecek olursak.

 

Dünya üzerindeki canlıların yaşam amaçları bellidir. Yaşamlarını sürdürmek için yemek, içmek ve üremek. Bu üç kural yaşamanın temel kurallarıdır. İnsanoğlu yerleşik hayata geçtikten sonra bu üç kurala bir kural daha eklediler, doğanın sınırsız kaynaklarını kendi çıkarları doğrultusunda sonuna kadar kullanmak. Doğanın imkanlarını kullanarak kendi refahlarını yükseltmek. Okullarda verilen eğitimin temel amacı da işte tamda bu. Kişilerin refah seviyelerinin yükseltilmesi için, gerekli kapitalin kazanılması hedefinde meslek seçimi ve bunun üzerine eğitim verilmesi hedeflerdendir. Bunun için doğanın kaynaklarının talan düzeyinde kullanılması insanoğlu için bir sorun teşkil etmemektedir.

 

 

Yukarıda ki fotoğrafta insanoğlunun kendi refah seviyesini yükseltmek için, doğaya yaptığı müdahalelerden sadece birisini görmekteyiz. Burada doğal kaynakların fütursuzca kullanılmasına bir örnek görmekteyiz. Bu ve bunun gibi milyonlarca fotoğrafta, insanların yaşamın üç temel kuralının nasıl dışına çıkıldığına dair kanıtlara ulaşılabilir. 

 

İşin birde diğer taraftan nasıl bakıldığına bakalım. Diğer canlılar doğanın kaynaklarını nasıl kullanmaktadırlar? 

 

 

Yukarıdaki şekillerde bir canlının yaşam alanını görmekteyiz. Doğanın ona verdiği imkanlar çerçevesinde kullanılabilir bir yapı inşa etmiş. Doğaya zarar vermeden, kaynaklarını uygun kullanarak yapılmış bir mimari yapı. 

 

Doğayı kullanım çeşitlerinden hangisinin sürdürülebilir olduğuna artık her birey gelecek nesiller için düşünmelidir. 

  • Kapital için harcanan zaman ve çabalar bu dünyada sürdürülebilir mi? 
  • Eğitim kurumlarımızda, ailelerimizde verilen eğitimler dünyanın sürdürülebilirliği için uygun mudur? 
  • Sürdürülebilir bir gelecek için işletmelerimizin katkıları nedir? 
  • Üniversitelerde verilen eğitim sürdürülebilir bir doğa için ne derecede doğrudur? 
  • Para kazanmak, sürdürülebilir bir gelecek için ne kadar elzemdir? 

Her meslek grubundan insanların, bu sorulara cevap bulmak için artık harekete geçmek zorundadır.