SteelOrbis Piyasa Sohbetleri’nin İskenderun buluşması toplantında konuşan Atakaş Çelik İhracat Müdürü Haydar Küpeli, küresel piyasalardaki dalgalanmaları, Türkiye’nin çelik üretim kapasitesini ve Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) çerçevesinde ortaya çıkan yeni fırsatları değerlendirdi.
“SKDM ile Çin ve Hindistan’ın Rekabeti Zayıflayabilir”
Küpeli, konuşmasının başında SKDM’nin çelik ticaretine getireceği dönüşümün altını çizdi.
“Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) devreye girmesiyle Çin ve Hindistan çıkışlı çeliğin rekabet gücü zayıflayabilir. Bu durumda Türkiye, Avrupa Birliği pazarında önemli avantajlar elde edebilir” dedi.
Küpeli, Türkiye’nin coğrafi konumu, üretim esnekliği ve düşük karbon yoğunluklu elektrik ark ocaklı üretim modeli sayesinde Avrupa için stratejik bir tedarikçi konumuna yükselebileceğini belirterek; “Türkiye’nin AB’ye yakınlığı, lojistik avantajı ve çevreci üretim kabiliyeti, önümüzdeki dönemde düşük karbonlu çeliğe olan talepte ülkemize yeni ihracat kapıları açacaktır” ifadelerini kullandı.
Türkiye Çelik Sektöründe Güçlü Bir Üretim Altyapısına Sahip
Atakaş Çelik’in üretim yatırımlarına da değinen Küpeli, sürekli asitle temizleme, haddeleme ve galvanizleme hatlarıyla Türkiye’nin yüksek kaliteli yassı çelik üretiminde dünya standartlarına ulaştığını söyledi.
“Yıllık 800 bin ton üretim kapasitesine sahip tesisimizdeki haddeleme hatlarımız, 0,16 mm kalınlığa kadar yüksek yüzey kalitesinde üretim yapabiliyor” diyen Küpeli, Atakaş Çelik’in galvanizleme hatlarıyla da sektöre yön verdiğini vurguladı:
“İki sürekli galvanizleme hattımızda DX56’dan S450 kaliteye kadar üretim yapıyoruz. Bu da özellikle otomotiv, beyaz eşya ve inşaat sektörlerine yüksek korozyon direnci ve yüzey kalitesi sunmamızı sağlıyor.”
Türkiye, Dünya Çelik Üretiminde 7. Sırada
Küpeli, Türkiye’nin 2024 yılında 36,9 milyon ton sıvı çelik üretimiyle dünya sıralamasında 8., 2025’te ise Almanya’daki üretim düşüşü nedeniyle 7. sıraya yükselmesinin beklendiğini vurgulayarak, “Türkiye’nin çelik üretimi son yıllarda dalgalı seyir izlese de toparlanma eğiliminde. Kapasite kullanım oranları yeniden artış gösteriyor. 2025 yılı sonunda üretimin 37 milyon ton civarında olmasını öngörüyoruz” dedi.
Türkiye’nin çelik üretiminin yaklaşık %70’inin elektrik ark ocaklarıyla (EAF), %30’unun ise yüksek fırın teknolojisiyle gerçekleştirildiğini belirten Küpeli, EAF sisteminin SKDM sonrası dönemde çevresel avantajıyla öne çıkacağını ifade etti.
“Türkiye, Düşük Karbonlu Çelikte Avantaj Sağlayabilir”
Küpeli, Avrupa Birliği’nin 2026 yılında tam anlamıyla uygulamaya geçireceği SKDM’nin, çelik ihracatında yeni bir rekabet dengesi yaratacağını belirtti:
“Çin ve Hindistan gibi yüksek emisyonlu üreticiler, SKDM kapsamında daha yüksek karbon maliyetleriyle karşılaşacak. Bu da Türkiye’nin düşük karbonlu üretim yapısı sayesinde rekabet gücünü artıracak. Ayrıca AB’nin 2026’da yürürlüğe girecek ‘Çelik Aksiyon Planı’ çerçevesinde köken denetimlerinde Türkiye lehine fırsatlar doğabilir.”
Küpeli, otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinde karbon nötr üretim baskısının artmasıyla birlikte, Avrupa’da “premium” fiyatlı düşük emisyonlu çelik talebinin yükseleceğini; Türkiye’nin bu alanda hızla konumlanması gerektiğini söyledi ve “Bu dönüşüm doğru yönetilirse, Türkiye hem Avrupa hem de MENA bölgesi için çifte yönlü bir tedarik merkezi haline gelebilir” diye konuştu.
“Gelecek, Düşük Karbonlu ve Sürdürülebilir Üretimde”
Atakaş İhr Md Haydar Küpeli, konuşmasının sonunda karbon regülasyonları ve yeşil dönüşüm sürecinin sadece yük değil, stratejik bir fırsat penceresi olduğunu vurguladı.
“Türkiye sanayisi için SKDM yalnızca bir ticaret düzenlemesi değil, aynı zamanda dönüşüm için bir fırsattır. Yenilenebilir enerji yatırımları ve düşük karbonlu üretimle hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirliği sağlayabiliriz.”
SteelOrbis Piyasa Sohbetleri’nin İskenderun buluşmasında yaptığı kapsamlı sunumuyla çelik sektöründeki küresel değişimin Türkiye’ye getireceği fırsatlara ışık tutan Haydar Küpeli, konuşmasıyla sanayicilerden büyük ilgi gördü.
